31 Ağustos 2010 Salı

28 Ağustos 2010 Cumartesi

taşınmak

tebdili mekanda ferahlık vardır demiş atalarımız , biraz da zorunluluktan blogspot altyapısına geçmiş gibi duruyoruz .

23 Ağustos 2010 Pazartesi

gel değişelim

Sitenin veritabanı şifreleri dağıtınca zorunlu ara vermek zorunda kaldım , bu kadar üstünkörü tutulan bir blog olmasına rağmen onu bile kaybetmek insanı rahatsız ediyormuş kimbilir günde binlerce kişinin ziyaret ettiği bir site olsa ne yapar insan. Veritabanı şifrelerini kaybetmişken yeni bir şifrem oldu digiturkwebtv.com.tr adresinde . Bütün lig maçlarını komple paket olarak alıp web üzerinden izleyebiliyoruz , 2 maç izledim performans iyi ama bir gs veya bjk maçında bekleneni veremeyebilir bu sistem. Neyse fb-ts maçına giriş yapmadan önce bu kadar dolanmaya gerek yok aslında , benim için bu işin güzel tarafı evde laptop ile balkonda keyif çatarak , yeşil çay yudumlayarak maçları izleme şansım olacak bu sene bolca da yorumlama tabii ki.


  Rıdvan Dilmen "fenerbahçe de değişim başladı" diye bir cümle kurmuş , biraz fazla heyecanlı ve acele kurulmuş bir söylem geldi bana. Gerçekten bir değişim mi var ? yoksa "ya tutarsa"ya dayanan bir deneme yanılma çabaları mı ? Değişimi sadece oyuncu dizilişlerinde mi aramak lazım çünkü trabzon maçının ilk yarısındaki kadro geçen seneki oyuncuların aynısıydı yoksa takıma ve oyuna bakış açıları mı değişiyor tüm topçuların . Çok iddialı bir kelime değişim , hele de fenerbahçe gibi dalgalanmaya doğuştan meyilli bir camia'da kullanmadan önce kırk defa düşünülmesi gereken bir kelime değişim.

Değişim ile ilgili söyleyeceklerimizi saklı tutarak bu maça geçelim ; kadroyu ilk gördüğümde aykut hoca trabzonun orta sahasının çok etkin olacağını tahmin etmiş ve buna karşılık koşan , mücadeleci ve defansif özellikleri olanlardan kurulu bir orta saha ile bu etkinliğini azaltmayı düşünmüş dedim. Bu özelliklere uymayan efsane kaptan Alex böylelikle yedeğe çekilmiş oldu aslında bu bile yukarda bahsettiğimiz "değişim" çabalarının yeterli göstergesi sayılabilir aykut hoca için ama o kadar kolay değil bu iş. Gitsin kalsın nöbetçi olsun olmasın tartışmaları içinde futbol hayatı heba olan Semih'i de yeni transfer Niang ile birlikte ileri koyarak topu rakip yarı alanda daha fazla tutmak böylelikle daha çok hücumdaymış görüntüsü çizmek istemiş gibi görünüyordu. Her türlü taktik ve planı yerle bir edecek şekilde ilk 20 dk. da 2-0 geriye düşülmesi tabii ki aykut hocayı haksız konuma düşürdü. Semihin kendinden beklenmeyecek derecede hızlı ve düzgün top çevirmesi ile bulunan 1 gol umut ışığı oluyordu ki klasik türk usulü yan top pozisyonunda adam paylaşma beceriksizliğinden yenilen 3. gol yine aykut hocayı alıp karanlık kuyuların başına getirdi , yattara'nın başını çektiği trabzon forvetleri biraz daha acımasız olsaydı aykut hoca şimdi o karanlık kuyuların dibinde paok maçında alınacak süpriz bir galibiyet için dua ediyor olurdu . Hep ilk 11 hayali kurup da sonunda az buçuk da olsa ilk 11 istikrarı yakalarken sakatlanıp çıkmak Semih için ne kadar acı ise , Stoch ile derlenip toparlanan Fenerbahçe için o kadar iyi idi. Nitekim Stoch biz bir takım Fenerbahçelilerin yıllardır hayalini kurduğu , topu aldı mı doğru kaleye gidecek giderken de aralara dalıp dalıp rakip defansı sersemletecek bir "pırpır" oyuncu modeliydi ve beklentileri boşa çıkarmayacaktı. Güzel bir assist ile benim hala nasıl bu kadar şişirildiğini anlayamadığım m. topuzun skoru 3-2 ye getirmesini sağladı. Tabii bu "kardeşim Stoch her türlü ilk 11 başlar bu kadar" diye fırsat bekleyenlerin ekmeğine yağ sürmüş oldu. İlk yarının sonlarına bakıp ikinci yarı Fenerbahçenin bu maçı ikinci yarı lehine çevirebileceği söylenebilirdi ama ikinci yarı yine fırtına gibi bir Trabzon karşısında daha şanslı bir Fenerbahçe vardı . İlk yarıda olmayan pozisyonlardan yenen gollere karşılık ikinci yarı en net pozisyonlardan bir gol çıkmaması en kolay yoldan "şans" ile açıklanabilir. Çok kolay çalınmış bir penaltı ve onun da gayet güzel kurtarılmasını dışarda tutabiliriz. Maç 3-3 de bitebilirdi 6-2 de , her türlü sonuç makul görünecekti sonuçta pek alışılmadık derecede hareketli ve tempolu bir maçı kimse beklemiyordu ve umduğundan çok çıktığı için kimse bulduğuna itiraz etmezdi herhalde.

Tekrar değişime dönecek olursak , en basitinden bir işyerinde bir şeyleri değiştirmek zordur hele de orası senelerdir aynı işi yapan bir sürü kişiyle doluysa ve siz gelip o kişilere bundan sonra işleri şöyle yapmamız lazım derseniz varsa içlerinden en açık sözlüsü büyük ihtimalle size şunu soracaktır "ne gerek var ?" . Dışardan baktığınızda Fenerbahçe geçen sene şampiyonluğu karış farkıyla kaybetmiş bir takımdır en yakın rakibine 10 puan fark atmıştır , göreceli olarak başarılı sayılabilecek bir durumdadır , bu sene yine aynı tempoyu tuttursa ve biraz daha dikkatli olsa geçen sene karış farkıyla kaçan şampiyonluk pekala gelebilir , peki o zaman bu değişime ne gerek var ? Aykut hoca gereğinden fazla büyük bir işin altına girdi , daumun aldığı paranın 3'te 1'ine onun aldığı riskin 3 katını alıyor. İlk önce bütün bir camiayı olmasa bile bazı kesimleri "değişim" gerektiğine inandırmalı sonra da bu sürede kaybetmenin normal olduğuna .

Normal doğum çok sancılıdır ama sağlıklıdır , sezeryan en kısa yoldan olanıdır. Fenerbahçe sezeryan doğumların kulübüdür , ağrı eşiği düşüktür sancıya gelemez keser atar.

6 Ağustos 2010 Cuma

wait for me moby





bir cumartesi sabahı , moby ile .



5 Ağustos 2010 Perşembe

mavi hap kırmızı hap


Gün bugündür , 12 eylül referandumundan bile daha çetrefilli ve gönül dağlayıcı bir seçimdir bu . 2 sevdiğin var , gönlünün kıyısında yer ayırdığın şimdi ikisini birden ya çöpe atacak ya da birini seçeceksin. Futbol medyasının önümüzdeki günlerde milyonlarca Fenerbahçeli'ye servis edeceği iki renkli hap , Alex mi ? Aykut mu ? herkes kendi Matrixini yaşasın bakalım . Young Boys maçını izlediğim kahvede arkamdaki adam 45 dakika boyunca "alexsiz olur mu be , çıkacak adam mı alex ya" diye  söylenip durmasından tırsmıştım çünkü o kahve gibi onbinlerce kahve ve her birinin içinde futbol medyasının zihniyet temelini oluşturan yüzbinlerce söylenen adam var. Stada gelen homurdanma makinalarını saymıyorum bile.


Daha önce defalarca alex koşmuyor , takımı 1 kişi eksik bırakıyor diye yazıp çizenler önümüze alex'in istatistiklerini koyacaklar üstüne de türkiye'ye gelmiş en faydalı yabancı oyuncu sosu döküp süsleyecekler ve karşılığında da aykut kocaman'ın hocalık kariyerinin aslında fenerbahçe için yeterli olmadığını , yıldız futbolcuları idare edecek karizmasının olmadığını ve cesur kararlar veremediğini öne sürecekler. Cesur karar almanın alex'i oyundan çıkarmak olmadığını bunun takımın dengelerini bozduğunu ve en büyük zararın da aykut kocamanın kendisinin çekeceğini falan söyleyecekler. Bunların üstüne takımdaki karaktersiz topçuların iki adım önündeki topa girmeyip kıçını başını sallayarak sahada gezinmeleri de eklenince gelecek bir kaç mağlubiyet ile içtiğimiz hap midemize oturacak. Aykut Kocaman'a bir elveda selamı çakan fenerbahçe taraftarı yeni disiplinli(!) hoca ile güzel skorlara yelken açacak , gemiyi hiç terketmeyen kaptanı(!) ile.


Bu olasılığı çok yüksek olan senaryo , ihtimali düşük de olsa başka bir senaryo  da var . Onu biraz daha saklayıp olur da bir mucize olursa "şerrefsizim ben düşündüydüm aha taslak olarak yazı bile yazdıydım" demek için kenara koyuyorum.