14 Kasım 2009 Cumartesi

ilk maçın hikayesi

fenerbahceBugün kızımla ilk maçımıza gittik . Bir kenara not edilmesi gereken bir tarih , bileti de koydum cebimde hala duruyor bir kaç gün sonra resimdergi vs. arşivinin içine atarım.Bir kız çocuğu olunca ilk maçın seçimi önemliydi , öncelikle maç ortamından korkup çıkmak istediğinde rahatlıkla çıkıp oyalayabileceğim bir maç/stad/salon seçimi olması gerekiyordu bu sebeple bir futbol maçı olamayacağına karar verdim kendimce ( zaten takım cezalı olduğundan kadıköyde uzunca bir süre görünmeyecek olmaları bu seçimi kolaylaştırdı.) Biraz daha ailecek izlenecek sporlar kategorisine girmelerinden dolayı voleybol ve basketbol arasında seçim yapmak gerekiyordu.Spor dalını belirledikten sonra takvime baktım bayan ve erkek takımları bu hafta avrupa kupaları sebebiyle bol mesai yapıyordu. Erkek takım maçlarına genelde daha fazla ilgi olmasından dolayı "sakin" maç kriterime göre geride kaldılar , zaten salon olarak da gerek haldun alagaş gerekse abdi ipekçi "kolayca çıkıp oyalanabilecek salon" kriterinden sınıfta kalınca otomatik olarek elimde tek seçenek kalmış oldu , bayan basket takımının caferağa salonundaki maçı. Hem bayan basket takımı olması sebebiyle fazla kalabalık olmayan bir salon hem de kadıköyün göbeği gibi istediğimiz anda çıkıp gezebileceğimiz bir salon. Zatan ne zaman caferağa salonunda maça gelsem hayıflanırım  keşke şurda adam gibi 2000-3000 kişilik bir salon olsa ne güzel olurdu diye.

Maçtan önce küçükyalı fenerium a gidip birşeyler alalım dedik , sarı beyaz fermuarlı bir polar beğendim ben ama hanfendi inadı tuttu kollarını bağladı ben bunu beğenmedim dedi ve olay orda bitti.4 yaşında zehir gibi kafası çalışan (ki o yaşlarda çocukların hepsi böyle galiba) bir kızınız varsa kendi selametiniz için o kollarını bağlayıp dudağını büzüştürdüğünde hemen geri adım atın , kazanamazsınız. Ben de böyle yaptım ve tamam sen seç deyip hem didişmekten yırttım hem de psikologların çocuğunuzun kendi kararlarını vermesini teşvik edin tavsiyesine uymuş oldum. O da gitti benim en gıcık olduğum şu fosforlu sarı renk formayı seçti , el mecbur aldık. Bol trafikli ve dur kalklı bir küçüyalı-kadıköy seyahatinden sonra salona ulaştık. Biletimizi aldık ve salona kendimizi attık. Bizim kız ilk defa gördüğü bol gürültülü ve hareketli ortamın şaşkınlığıyla 5 dakika geçirdi , bu süreyi doldurur doldurmaz rakip istanbul ünv.de kafasında sarı bant olan siyahi oyuncunun erkek olduğunu iddia etmeye başladı ve niye herkes (oyuncular) kızken bir tek onun erkek olduğunu her çocuk gibi net ve tatmin edici bir cevap alana kadar sordu. Cevap tatmin etmeyince arkasını dönüp naklen yayın yapan kameraların hakeretlerini izlemeye koyuldu.Devre olunca aşağı indik çikolata ve yedigün alıp bu sefer diğer tarafa geçtik birlikte. İkinci yarı başında tezahüratlara sadece el çırpma ile katıldı , beklediğim gibi 10 dakika sonra yine dikkati dağıldı ve maçı bırakıp koltukların şekillerini sorgulamaya başladı , bir ara saha içinde kenardaki koltuklara gitmek istedi olmaz deyince bir dahaki maça oraya bilet almamı hatırlattı ,fenerbasket merdivenler yerine koltuklardan atlayarak inip çıkanlara kızdı , niye merdivenden çıkmadıklarını sordu.Etraftan sıkılınca biraz maçı izledi benimle birlikte, bir kaç defa basketbol demeyi denedi yine sıkılınca yan taraftaki boş koltuklar arasında biraz dolandı ve benim en baştan beri beklediğim şey söylemek için yanıma geldi , "baba ne zaman bitecek bu ?" Emir büyük yerden deyip toparlandım hemen , aşağı indik inerken de annesinin kucağında uyuyan bir bebeğe baktık. Gayet memnun biçimde salondan dışarı çıktık.

Benim açımdan ilk maç deneyimi hiç sıkmadan boğmadan yumuşak bir geçişle atlatılmıştı , bundan sonra adım gibi biliyorum ki sırf devre arasında yediğimiz dido'nun hatırına bile tekrar maça gelmeyi isteyecektir.Yavaş yavaş heyecanı bol ve kalabalık maçlara geçiş için öncelikle bu sene bol bol bayan basketbol ve voleybol maçlarında boy göstermemiz gerekecek  ama çünkü 10 dakikada bir nükseten bababensıkıldım rahatsızlığının en kestirme tedavisi salonun dışına çıkmak olacağı için bu imkanı verebilecek dal ve türü seçmeye devam edeceğim. Stada gitmeye daha çok var.